
Ak Parti’nin İktidarda Kalma Hırsı, Sorun Çözme Azminin Önüne Geçmiştir
03.6.2020
Ak Parti’nin İktidarda Kalma Hırsı, Sorun Çözme Azminin Önüne Geçmiştir
Genel Başkan Yardımcımız Birol Aydın, gündeme dair konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.
ÖNGÖRÜLEMEZLİK DÖNEMİ
Bugün de, ülke ve millet olarak içinde bulunduğumuz durumun fotoğrafını çekmek ve ortaya çıkan bu fotoğraf üzerine değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Ekonomide, dış politikada, eğitimde, sağlıkta Türkiye’miz tam anlamıyla bir öngörülemezlik dönemi yaşamaktadır.
İş insanları, iç ve dış yatırımcılar, aileler, bir bütün olarak insanlar, yarın neye uyanacağını, bir hafta sonra, bir ay sonra nasıl bir tablo ile karışılacaklarını bilememektedir.
Özellikle gençlerimiz yarınından kaygılı ve umutlarını her geçen gün yitiriyorlar.
Ekonomi tam anlamıyla duvara toslamış vaziyettedir.
İşsizlik her gün katlanarak artmakta, her yıl on binlerce gencimiz ‘diplomalı işsizler’ ordusuna katılmakta, insanlar borç batağına saplanmış, esnaf bir bir kepenk kapatmaktadır.
İnsanlar, düşüncelerini rahatça dile getiremiyor, ifade özgürlüğü, basın hürriyeti gibi konularda her gün daha da geriye gidiyoruz.
Adalete güven sarsılmış, ehliyet ve liyakatin adı, sanı unutulmuş, torpil, iltimas, adam kayırma, partizanlık almış başını gitmiş!
Ahlak, sanki eski kitaplar arasında kalan, adeta unutulmuş bir kelime!
Emin olun; burada akşama kadar bu konuları konuşsak bu sorunları saya saya bitiremeyiz.
Bugün burada 15 Temmuz sonrası yaşanan süreç özelinde ülkemizin içinde bulunduğu durumdan çıkış yollarını kamuoyu ile paylaşacağım.
İHTİYACIMIZ VAR!
Bizim ülke olarak, millet olarak, ÖZGÜRLÜK, ADALET VE AHLAK temelinde oluşturulacak yeni bir başlangıç noktasına, açılacak tertemiz bir sayfaya ihtiyacımız var.
Ekonomide; doğru yatırıma, sürekli üretime, helal ve dürüst kazanca ve de adil bir paylaşıma ihtiyacımız var.
Kutuplaşmaları, kamplaşmaları, günlük kısır tartışmaları bir kenara bırakarak, bu topraklar üzerinde yaşayan hiçbir insanımızı ayırt etmeden, ötekileştirmeden, ”hain” ilan etmeden; bu aziz vatanda birlikte yaşama bilincimizi güçlendirmeye ihtiyacımız var.
”CAMİYİ YIK AMA ADALETİ YIKMA!”
Haksızlığa uğrayan kim olursa olsun, ‘şucu, bucu’ demeden mağduriyetine ses olmak, haksızlıkları gidermek mecburiyetindeyiz!
İnsanların saçma sapan bahanelerle göz altına alınması, işinden edilmesi, yıllarca cezaevinde yatması nasıl görmezden gelinebilir?
15 Temmuz sonrası yaşanan süreçte mağdur olanların sesi arş’ı alâya yükseldi, daha ne kadar duymazlıktan gelinecek?
Onlarca
kişi bu süreçte intihar etti,
Kadınlar, hamileler, çocuklar cezaevlerinde,
Ege’de batan botlarda bebeklerin, çocukların, kadınların sular altında kalması
ile birlikte aslında insanlık sular altında kaldı, daha ne kadar bu insanlık
ayıbına sessiz kalınacak?
Annelerin acısı üzerinden kimse siyasi rant devşirmeye çalışmasın, annelerin acısı yarıştırılmasın!
Harbiyelilerin, askeri okul öğrencilerinin, er annelerinin feryatlarına da kulak verilsin.
Hani Ömer’ler arıyoruz diyorlar ya; işte size Hz. Ömer adaletinden bir örnek:
Bir Yahudi’nin, Şam Valisi’ni cami yapmak için topraklarını haksız yere gaspettiğini Hz. Ömer’e şikayet etmesi üzerine; Hz.Ömer, Vali’ye şu notu gönderir; ”Vali, vali! Camiyi yık, ama adaleti yıkma! Ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim.”
İşte hepimize rehber olacak bir kıssa, hepimize düstur olacak bir cümle!..
‘ADALETSİZLİĞİN BORSASI’!
‘Sütten çıkmış ak kaşık’ diye bir deyimimiz vardır bizim. Bu süreçte de iktidar öyle bir tutum sergiliyor ki; bu deyim artık ‘sütten çıkmış Ak Parti’ olarak kullanılacak nerdeyse!
Herkes suçlu, herkes hain, bir tek kendileri tertemiz, pür-ü pak!
Bu beyler, kendilerinden olmayan herkesi sudan bahanelerle, kendilerinin icat ettikleri kalıplarla ‘suçlu, terörist, hain’ ilan ediyorlar; ama bu milletin evlatlarını bu yapıya aşık eden, mahkûm eden kendilerinin hiçbir kabahati yok, öyle mi?
Kendilerinden olanları aklamakla yetinmeyip, malum; bir de parası olanların kurtarıldığı bir borsanın kurulduğu iddiaları ayyuka çıktı.
Zayıflara, güçsüzlere, arkası olmayanlara güç getirip güçlüler ve imtiyazlılara adaletsizlik borsası oluşturulması ne kötü bir durum!
KEYFİLİK/HOYRATLIK:
İktidarın en kronik davranış biçimi; kafasına göre iş yapmak!
Her konuda olduğu gibi bu süreçte de keyfi uygulamalardan hiç ama hiç vazgeçmediler, geçmiyorlar.
Yaş kuru demeden herkesi aynı çuvalın içerisine koydular.
İrtibat/İltisak gibi ucu açık kavramlarla insanları işinden ettiler, ceza verdiler.
Sonra ‘kurum kanaati’ gibi absürd uygulamalarla bu süreci devam ettirdiler.
Şimdilerde de sözde yeni kriterler belirlemişler.
Vay efendim;
Gazeteye abone olursa suçlu değilmiş de abone yaparsa suçluymuş,
Digitürk aboneliğini şöyle iptal ederse değil de böyle iptal ederse, suçluymuş.
Banka’ya şu zamanda değil de filan tarihte para yatırırsa,
Çocuğunu şöyle değil de böyle okula gönderirse suçluymuş, yoksa değilmiş!..
Bırakın artık bu zırvaları!
Bir bankaya para yatırmak da çocuğunu okula-dershaneye göndermek de şu dergiyi- filanca gazeteyi almak da suç falan değildir!
Eğer bunlar suçsa, sizin çoğunuzun milletin yüzüne bakacak, insan içine çıkacak halinizin kalmaması gerekir!
Bunlar sizin uydurma gerekçeleriniz, ‘gözünün üstünde kaş var’ uygulamalarınızdır!
Oysa siz, ta başında bunların “üstü ihanet, ortası ticaret, altı ibadet” demiştiniz. Ve doğru demiştiniz. Peki neden üstle değil de orta ve alt ile uğraşıyorsunuz?
KİM KİMİ AFFEDİYOR?
Bir
an evvel; adil bir yargılama süreci gözetilmeli,
Takipsizlik ve beraat alan binlerce insan işlerine iade edilmelidir.
Harbiyelilerin, askeri öğrencilerin ve er annelerinin göz yaşları dindirilmelidir.
Hamile kadınlar, bebekler, çocuklar özgürlüklerine kavuşmalıdır.
Affedilmelidir demiyorum dikkat edin!
Kim kimi affediyor Allah aşkına?
Kalkışma organizasyonun şeması dışındakiler için ortada suç mu var da af etmekten bahsediliyor.
Affetmek, affedilmek söz konusuysa; haksız gerekçelerle bu süreçte özgürlüklerinden, işinden, ekmeğinden itibarından edilmiş on binlerce insanın kendilerini mağdur eden başta iktidar olmak üzere buna çanak tutan insanlara haklarını helal edip etmeyeceğini konuşmak gerekir!
”RABBİM ve MİLLETİMİZ BİZİ AFFETSİN…”
Sorumluluk ve yetki sahibi olan iktidar çıkacak; ”Kandırıldık, Rabbim de milletimiz de bizi affetsin.” diyecek ve bu iş bitecek öyle mi?
Peki; kendilerine aldatılma hakkı kullandırmadığınız on binlerce insanımız ne olacak?
Rab sizin Rabbiniz de onların değil mi?
Rabbimiz ve milletimiz sizi affedecek ama bu insanları affetmeyecek, öyle mi?
ÇÖZÜM YOLLARI/NE YAPMALIYIZ?
Zaten tüketime, gösteriş ve şatafata yönelik tavır ve davranışlarla ülkemiz ekonomisi duvara toslatıldı!
Üretim, helal ve dürüst kazanç rafa kaldırıldı, paylaşımda adalet gözetilmedi!
Toplum yapımız yıllardır ciddi alarmler veriyor, aile kurumu çatırdıyor, evlatlarımız ihmal edildi, çocuklarımız ”sahipsiz”, eğitim sistemi keşmekeş ve problemlerimiz gittikçe kangrenleşiyor.
Adalet gözetilemedi, merhamet nedir adeta unutuldu, ahlak muhafaza edilemedi!
Gelin bir an evvel; KHK’lılar başta olmak üzere yaşanan adaletsizlikleri gidermekle işe başlayalım.
Üretime yönelik ve doğru yatırımlara öncelik verelim.
Sürekli üretimle insanlarımızın helal ve dürüst kazanç temin etmesini sağlayacak ve adil paylaşımın olduğu bir ekonomi politikası benimseyelim.
Zihniyet değişmeden, yanlış
politikalardan dönülmeden, ehliyet ve liyakati esas almadan;
Ciddiyetten uzak, PowerPoint sunumlarla ekonomi programı açıklamanın bizi
düzlüğe çıkarmayacağını idrak edelim.
Sözde değil, özde, reel yeni bir ekonomik bir program benimsensin, açıklansın.
İktidara çağrımızı yineliyoruz; gelin bu yanlış politikalardan hala vakit varken vazgeçin, zararın neresinden dönülürse kardır. Ekonomi yönetimini ehil kişilere teslim edin, zihniyetinizi değiştirin!
Ekonomide atılacak tüm bu adımların yanı sıra özgürlük ve adalet açığını da hızlı bir şekilde kapatmaya ülke olarak ihtiyacımız var.
Adalet açığının olduğu bir yerde bütçe açığının kapanması mümkün değildir!
Özgürlük açığının olduğu bir yerde cari açık kapansa ne olur, kapanmasa ne olur!
İktidarın kendilerinden olmayan herkesi düşman ilan etmesiyle, ‘hain enflasyonu’nun yaşandığı bir ülkede enflasyon %5 olmuş, %20 olmuş, ne fark eder?
Garibanın, parası olmayanın cezalandırılıp, zengin ve güçlü olanın parayı verip kurtulduğu, ‘Adaletsizliğin Borsa’sının oluştuğu iddialarının konuşulduğu bir adalet sisteminin olduğu ülkemizde Borsa İstanbul değer kazanmış, kazanmamış ne değişir?
YENİ BİR BAŞLANGIÇ
İnanıyoruz ki; ülke olarak, millet olarak çözemeyeceğimiz hiçbir problem yoktur.
Yeter ki; kamplaşmaları, kutuplaşmaları bir kenara bırakalım, hiçbir insanımızı ötekileştirmeden, ayrım yapmadan bir araya gelelim ve birlikte yaşama bilincini inşa edelim.
Yeter ki; adaleti esas alıp, haksızlıkları, hukuksuzlukları ortadan kaldıralım,
Özgürlüğünden, işinden, ekmeğinden, çoluk çocuğundan edilen insanlarımızın mağduriyetlerini bir an evvel giderelim,
Ehliyet ve liyaketi esas alalım.
Ülkemizin, insanlarımızın önüne bir sıfır noktası belirleyerek, tertemiz yeni bir sayfa açalım.